Rumelili olmak
- Yazar : Can Hacıoğlu
- E-posta : can.hacioglu@2eylul.com.tr
Sosyal Medya :
21 Haziran 2021, Pazartesi 09:32
1870’li yıllarda Bulgaristan’ın Tuna Nehri kıyısındaki, Plevne kentinin verimli arazilerde 17 bin kişinin yaşadığı bir kentti. Plevne’nin o dönemde Türkler için önemi, Rusçuk, Filibe, Sofya ve Vidin’e giden yolların kesişimde olmasıydı.
Bölgedeki Türk kuvvetlerinin hâkimiyetinin sürmesi için Plevne’nin büyük önemi ve rolü vardı. Tarihimizde 93 harbi olarak nitelendirilen 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşında Osman Paşa’ya Plevne’yi tutma görevi verildi. Rumi Takvime göre 1877 tarihi 1293 denk gelir. Bunun içinde adı 93 harbidir. Anadolu’ya tersine göç bu tarihten itibaren kademeli olarak başlamıştır.
Osman Paşa Plevne’ye vardığında, 17 bin kişinin yaşadığı kasabanın savunmasız olduğunu görür. Osman Paşa emrindeki ordu ile Plevne’yi savunmaya hazırlar. Hendekler kazar. Savaş mevzileri oluşturur. Yer altından telgraf şebekesi çeker. Plevneliler ile bütünleşir. Savaş başladığında Osman Paşa atının üstünde bizzat savaşa katılır. Rus ordusunun üç büyük saldırısını da püskürtür. Rus ordusu, saldırılarda başarısız olunca Plevne’yi kuşatmaya karar verir. Kuşatma tamamlandığında 11 Eylül’de büyük bir hücum başlatırlar. Türk ordusu 140 bin kişilik Rus ordusunun saldırısını da püskürtür. Ruslar 20 bin, Türkler ise 3 bin kayıp verir.
YARDIM GELEMEDİ
Ruslar taktik değiştirerek, şehri dışından çembere alırlar. Plevne’ye yiyecek, içecek sokmazlar. Açlık ve sefalet hat safhaya ulaşır. Osman Paşa’nın beklediği askeri yardımda gelmez. Osmanlı Hükümeti Osman Paşa’ya bir türlü takviye gücü yollayamaz. Savaş Osman Paşa’yı yüceltir. Ancak, Türklerin artık yavaş yavaş Balkanlardan çekilmelerine yol açar. Ardından birinci balkan, ikinci balkan savaşları derken, 1500’lerden itibaren balkanlara yerleşmeye başlayan Anadolu Türkleri için tersine zorunlu göç başlar.
Bulgaristan’da 1948 den itibaren başka bir durum ortaya çıkar. Her 10 yılda bir Türkler, Türkiye’ye zorunlu göçler ile gelmeye başlarlar. 1950, 1951 ve 1989 da ise Türkiye’ye zorunlu göçler yüzbinler ile ifade edilir. Aslında, balkanlardan zorunlu göçler ile gelenlere, göçmenler demek yanlış bir ifadedir. Çünkü onlar 1400-1500’lü yıllardan itibaren Anadolu’dan balkanlara giden Türklerdir. Atatürk’te, Yörüklere bu nedenle Yürüyen Türkler demiştir.
ESKİŞEHİR’DEKİ BALKAN TÜRKLERİ
Yüzyıllar sonra Konya ve Karaman bölgesinden balkanlara giden Türkler zorunlu göçler ile bu kez Eskişehir’e gelmişlerdir. Eskişehir’in bu kadar gelişmişlik düzeyine ulaşması, Eskişehir’in bir sanayi ve kültür şehri olmasında büyük katkıları vardır. Toprak sanayi, bisküvi sanayi, sobacılık, metal işleri onlar sayesinde Eskişehir’de gelişmiştir. Bugün balkan kökenlilerin sayısı Eskişehir’de 100 binler ile rahat ifade edilir.
ÇİFTE VATANDAŞLAR
Balkanlardan koparak zorunlu göçler ile gelen Eskişehir’deki hemşerilerimiz balkan ile Eskişehir arasında kültürel köprülerde atmışlardır. Deliorman, Üsküp, Arnavutluk, Adriyatik denizine kadar olan kesimler, bir anlamda balkanlarda yaşayan Türkler, Eskişehirlilerin yakın akrabaları olmasa bile hemşerileridir. Eskişehir’de hem Bulgaristan hem de Türk vatandaşı olan çok kişi vardır. Çifte vatandaşlar zaman zaman zorunlu göçler ile geldikleri Bulgaristan’a veya balkan ülkelerine gitseler de, Eskişehir’de yaşamayı tercih ederler. 11 Temmuz da Bulgaristan’da genel seçim var. Geçtiğimiz Nisan ayında yapılan genel seçim hükümet kurulamayınca, 11 Temmuzda tekrar edilmesine karar verildi. Bulgaristan Türklerinin kurduğu partide yükseliş sürüyor. 11 Temmuz seçimlerinden sonra, kurulacak koalisyonda Türk kökenli bakanların yer alması bekleniyor. Çok sayıda Türk kökenli milletvekilinin de Bulgaristan parlamentosuna girmesi artık an meselesidir. 11 Temmuz da yapılacak Bulgaristan seçimleri için, çiftte vatandaşlar Eskişehir’de iki sandıkta oy kullanacaklar. Sandığın biri Tepebaşı bölgesinde diğeri, Odunpazarı bölgesine konuluyor.
RUMELİLERE YENİ BİR SOLUK
Eskişehir’de Rumeliler geçtiğimiz günlerde bir araya gelerek, Eskişehir Rumeli Balkan Kültür ve Dayanışma Derneği’ni kurdular. Dernek ilk kongresini de geçtiğimiz cumartesi günü yaptı. Kurucu başkan emekli fizik öğretmeni Neziha Bilen, dernek başkanı seçildi. Derneğin 10 yönetim kurulu üyesi de belli oldu. Bizde emekli asker Kadri Pazı ve Osmangazi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Nevzat Kıraç ile birlikte derneğin disiplin kurulu üyesi olduk. Yani, disiplin bozulamayacak. Şimdi, dernek üyeleri 11 Temmuz seçimleri için kolları sıvadı. Dernek Tepebaşı ilçesindeki sandıktan sorumlu bulunuyor.